Giriş

Günümüzde birçok insan ilişkiler içinde mutsuz, yalnızken ise eksik hissediyor. Evlilik içinde olanlar sevgisizlikten yakınırken, yalnız olanlar bir gün sevgiye hiç kavuşamayacakları korkusunu taşıyor. Bazıları sorunlu ilişkilerde “bir gün düzelir” umuduyla yıllar geçirirken, bazıları daha başlamadan “nasıl olsa kötü biter” diye vazgeçiyor.

İlişkilerde mutluluğu sürekli dışsal koşullara bağlıyoruz. Ama gerçek şu ki: İlişkilerde mutluluk şansa bağlı değildir. Mutluluk, bilinçli ya da bilinçsiz yaptığın seçimlerin sonucudur.

1. Beklemek Değil, Yaşamak: Yalnızlıktan Korkma

Yalnız olan birçok insan, yalnızlığını “geçici bir ara dönem” gibi yaşar. Sanki hayatı dondurur, kendini evine kapatır, gelecekteki “biri” gelene kadar kendini askıya alır. Oysa yalnızlık bir boşluk değil; kişisel özgürlüğün en net yansımasıdır.

Bugün yalnızsan;

• Geliş,
• Yarat,
• Üret,
• Yaşa.

Çünkü bir gün evlenip sorumluluklarla dolduğunda, bugüne dönüp “Keşke o zaman kendimle daha çok ilgilenseydim” deme ihtimalin çok yüksek. Yalnızken yaşamadığın hayatın bedelini, kalabalıklar içinde ödeyebilirsin.

2. Evliysen Ama Mutlu Değilsen: Kalmak Da Bir Seçimdir

Evlilik, tek başına “güven” ya da “tamamlanmışlık” sunmaz. Eğer içinde sevgi, saygı ve ortak yaşam enerjisi yoksa, evlilik bir yere hapsolmaktan farksızdır.

Peki neden kalıyorsun?

• Çocuklar için mi?
• Ekonomik nedenlerle mi?
• Toplum ne der korkusuyla mı?

Bu soruları cevaplamak cesaret ister. Ama asıl cesaret: Bu evlilikte kalmakla neyi kaybettiğini fark etmektir. Ve eğer şu anda her yolu denediysen, değişim umudu yoksa… Orada kalmak da aktif bir seçimdir.

Her gün orada kalmayı seçtiğinde, bir yandan kendinden vazgeçtiğin başka bir şey oluyor olabilir.

3. Bitmesi Gereken Bir İlişkide Kalmak: Hayal mi Kuruyorsun, Erteliyor musun?

Sorunlu bir ilişkideyken çoğu insanın zihninde “olabilecek versiyon” dolaşır. Partner değişecek, daha anlayışlı olacak, bir gün her şey normale dönecek…

Sürekli beklenti içinde yaşamak, bugünü zehir eder. Bekleyerek düzelecek şey, çoğu zaman zaten hiç var olmamış bir hayalin yansımasıdır.

Çıkamıyorsan:

• Açık konuş.
• Gerçekleri gör.
• Kendine dürüst ol.

4. Seçimlerin Gücü: Hayat Bir Yazgı Değil, Yansıma

Jung der ki: “Bilinçdışına bakmazsak, onu kader sanırız.” Birçok insan hayatını “başıma gelenler” üzerinden tanımlar. Oysa çoğu şey, biz fark etmeden yaptığımız seçimlerin yansımasıdır.

Bir ilişkiye neden çekildiğin… Bir evliliği neden sürdürdüğün… Yalnızken neden harekete geçemediğin… Hepsi, senin bilinçli ya da bilinçsiz yaptığın tercihlerle ilgilidir. Ve işte burada şema terapinin gücü devreye girer: Bugün yaptığın seçimlerin, geçmişte öğrendiğin kalıplarla nasıl ilişkili olduğunu fark ettiğinde değişim başlar.

5. Gerçek Mutluluk: Sahip Olmakta Değil, Sahip Çıkmakta

Mutluluk sanıldığı gibi dışarıdan gelen bir şey değildir. Ne bir evlilik… Ne bir partner… Ne de yalnız kalmamak…

Gerçek mutluluk: “Şu an elimde ne var?” “Ve ben bunu en iyi nasıl yaşarım?” diye sorabilmektir. Eğer evliysen ve çıkmak mümkün değilse, evliliğini nasıl yeniden anlamlı hale getirebileceğine bak. Eğer yalnızsan, o yalnızlığı nasıl besleyici hale getirebileceğini düşün.

Mutluluk bir sahiplik meselesi değil. Mutluluk bir sahip çıkma becerisidir.

Sonuç

İlişkilerde mutluluk şansa, kadere, karşı tarafın değişimine ya da hayatın sana ne vereceğine bağlı değildir. Mutluluk; senin içsel seçimlerine, neyi sürdürdüğüne, neyi bıraktığına, hangi duygudan beslendiğine bağlıdır. Bugün belki her şey karmaşık. Ama bir şey net: Sen seçebilirsin. Ve seçtiğin anda, dönüşüm başlar.